İstanbul 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • EmlakNews.com.tr
  • Yakında kendini kurtarabilen İstanbul’un dışına atacak

Yakında kendini kurtarabilen İstanbul’un dışına atacak

Türkiye’yi şantiyeye çeviren kentsel dönüşümün de olduğu konularda görüşüne başvurduğumuz Özgüven Mimarlık Kurucu Ortağı Y. Mimar Uğur Özer Özgüven çarpıcı açıklamalar yaptı. Kentsel dönüşümü “büyük bir yara” olarak nitelendiren Mimar Uğur Özer Özgüven, buna neden olanların da dönüşümün böyle olmayacağını bildiğini söyledi.

Kentin olmadığı yerde dönüşümünden söz edilemez

Türkiye’de kentleşmenin olmadığı için şehirleşmenin olduğunu kaydeden Mimar Uğur Özer Özgüven, “Kentin olmadığı bir yerde kentsel dönüşümden söz etmek mümkün değildir. İnanın yapılanın yanlışlığını, yerinde imar artışının nasıl bir yanlış olduğunu herkes biliyor ama yinede yapılıyor. Maalesef yaşanması gereken bir süreç. Herkes yenilenen kendi bölgesinde yaşamaya devam etmek istiyor. Bu da imar artışına kapı aralıyor.” dedi.

En büyük sorun: Yerinde imar artışı

Yerinde imar artışından vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Mimar Özgüven, “O vakit işler kolaylaşacak. İstanbul’da coğrafi alan kısıtlı. 50-60 yıl önceki planlama 5 milyon kişiye göreydi. Şimdi 17 milyon insandan söz ediyoruz.” diyerek durumu özetledi.

Yıp-ra-nı-yo-ruz…

İstanbul’da her gün 6 saatinin trafikte geçtiğine işaret eden Özgüven, “Hepimiz yıpranıyoruz. Bana göre 1950 ve 60’larda yaşanan göç dalgasının yakın bir zamanda tersine dönmesi gerekiyor. İstanbul’dan insanlar gitmeli demiyorum ama doğal olarak gitmek isteyecekler. Daha insani yaşanabilecek çeperlere gidilecek. Kendini kurtarabilenler İstanbul’dan dışarı atacak. Bu; doğal seleksiyonla olacak. Üç günlük tatilde bile sıkışıklıktan yollar kapanıyor. Nefes alabilmek için herkes İstanbul’u terk ediyor. Allah korusun bunun bir deprem ile olmasını kimse istemez, ama beklenen deprem gelecek olursa bun da tersine göçü tetiklemeye yol açacağı muhakkak. İnsanlar o zaman geri dönmeye başlayacak.” şeklinde konuştu.

Dönüşümün yapıldığından emin değil

Anadolu’da yaşanabilir çok güzel kentlerin olduğunu hatırlatan Özgüven, “Benim tezim bunun sayısının artırılması gerektiği yönünde. Çünkü yapıları değiştirerek dönüşümü yapamayız. Gerçek bir dönüşümde parklar, meydanlar, okullar… yer almalı. Şimdiki kentsel dönüşüm yapıların sağlamlaşmasından öteye geçemiyor. Yüzde 100 başardığımızı zannetmiyorum.” diyerek öngörülerini sıraladı.

Kültürümüz ‘yık yenile’ diyor

Türk insanı için gayrimenkulün menkul bir değeraracı olduğunu ifade eden Özgüven, “Koruma kültürümüz zayıftır. Yıkmak ve yenisini yapmak toplumda daha prestijlidir. Londra’nın nüfusu 2. Dünya Savaşı 10 milyondu, şu anda 9.5milyon. Şehirler bir yerde durmak zorunda. İstanbul’un daha fazlasını kaldırabileceğini zannetmiyorum.” diye fikrini söyledi.

Yeni imar alanları ile yoğunluk çeperlere yayılmalı

Yeni bölgelerin imara açılmasını çözüm olarak görmeyen, yeni yerleşim bölgeleri kurulmasınınsağlıklı yapılaşmaya ve sağlıklı çevreye geçebilmek için önemli olduğunu belirten Mimar Özgüven, “İkinci ve üçüncü konut sahibi olmalar artıyor. Şu an için bu bölgeler öncelikli olarak amaçlandığı gibi kent merkezindeki yoğunluğu çeperlere deplase etmeye pek yaramıyor. Yeni yerleşim bölgelerinde geceleri ne kadar binaların ışığının yanıp yanmadığına bakın.Akşamları ışığın yanması insan yoğunluğunun basit bir göstergesidir.” dedi.

(Soldan sağa) Mimar Uğur Özgüven sık sık Anadolu’da geliştirilen ciddi projelere de imza atıyor. En son Konya’da geliştirilen Temaşehir’in lansmanında Emlak Konut GYO Gn. Md. Murat Kurum ve TORKAM İnşaat İcra Kurulu Başkanı Mahmaut Dereli ile birlikte.

İstanbul planlı gelişmiyor, geliştikçe planlanıyor

İstanbul’un gelişiminin plandan değil, zorunluluklardan kaynaklandığını ileri süren Mimar Özgüven, “Bahçeşehir’e villalar yapıldığında TEM bomboştu. İnsanlar 15 dakikada Etiler’e gidebiliyordu. Ama şimdi 2.5 saatte gidilemiyor. Kent yaşamı için çok kısa sayılabilecek bir sürede durumlar çok çabuk değişebiliyor. Avrasya Tüneli, 3. Köprü…Şimdi boş ama zamanla dolacak, çevresindefiyatlar yükselecek, engelleyemezsiniz. Osman Gazi köprüsü ve yeni yapımına başlanan Çanakkale köprüsü ileMarmara Denizi’nin çevresi İstanbul’un mevcut halinden etkilenecek.” ifadesini kullandı.

Satırbaşları…

3. İstanbul Havaalanı yatırımının muazzam bir girişim olduğunu söyleyen Mimar Özgüven’in diğer konulardaki düşüncelerinin satırbaşları şöyle:

Ulaşımda iyi işler yapıldı ama raylı sistemlerde halen çok geriyiz. İstanbul içinde bile metro ağları yetersiz.

Konut kampanyaları

Çok olumlu, bankalar da firmalar da mutlaka kendi ticaretlerinin ve sistemin devamını planlıyorlar ama asli olarak vatan millet düşüncesiyle hareket edildi. İstihdam ve ekonomi durmasın diye kampanyaları devlet öncülük etti; özel sektörde aynı trene bindi. Zira yatırımların devam etmesi gerekli. Asıl ihtiyaç sahibi olanların ve yatırımcıların yeni konut almaları beni insani olarak çok mutlu ediyor.

Herkes kendi alanında yarım adım gerilediğinde işler açılır. Derler ya,‘büyük sıçrayışı gerçekleştirmek için birkaç adım geri atmak gerekir’ diye, bu gibi dönemlerde ancak o zaman büyük sıçrayışlar yapılabiliyor. Kurum kârı azalabilir ama sürümden kazanılır. Sektörler hasarsız yoluna devam edebilir.

Sektörde durumlar

İki seçim, darbe süreci herkes gibi inşaatı da etkiledi. Ben kişisel olarak hep daha iyiye gidileceğine inananlardanım. Cuma akşamı darbe yaşandı, pazartesi sabahı herkes işinin başındaydı.

Herkes pozisyonunu korudu

Türkiye gerçekten güçlü bir ülke, İnşaata ve sektöre de önem veriliyor. Bu kadar genç ve nitelikli nüfusumuz var. Dipte miyiz?Bilmiyorum ama diplere yakınız, bundan daha kötüye gideceğine şahsen inanmıyorum. Son 5 yıl mercek altına alındığında düşüşler görülür. Polyannacılığın gereği yok ama bir de gerçek var, yıllardır çok şükür batan firma duymadık. İş yapamayan da olmadı. Herkeste bir yoğunluk var. Demek ki pozisyonlar korundu.

İFM

Zannedersem herkes birbirini bekliyor. Zor bir iş alanı. 11 tane farklı kurum var. Özellikli binalar yapılıyor. Şantiyelerin mobilizasyonubile çok meşakkatli. 1.5-2 yıllık bekleme oldu ama şu an işler hızlandı. Çok önemli bir memleket meselesi olduğunu düşünüyorum ve 2019’da açılacağına inanıyorum.

Hüseyin Belibağlı/Emlaknews.com.tr

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Yakında kendini kurtarabilen İstanbul’un dışına atacak

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek bunu kabul etmiş olursunuz.