İstanbul’da zemin kalitesi düşük bölgelerde yeni inşa edilmiş konutların satış fiyatları, eski yapılara kıyasla çok daha hızlı yükseldi. Depremden önce ve sonra piyasaya çıkan satılık konutların incelendiği analizde, özellikle 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş yapıların fiyat artışları sınırlı kalırken, 2020 sonrası yapılan yeni konutlarda çarpıcı fiyat artışları gözlendi.
Fay hattına yakınlığıyla bilinen sahil ilçelerinde, yeni konutların fiyat artışı belirginleşti. Avrupa Yakası’nda E-5 karayolunun güneyindeki ilçeler bu anlamda öne çıktı.
Zeytinburnu’nda eski konutlarda yalnızca %3’lük bir artış görülürken, yeni konutların fiyatı %30 arttı. Büyükçekmece’de eski konutlar %2, yeni konutlar %10 oranında değer kazandı. Beylikdüzü’nde ise eski yapıların fiyatı %1 gerilerken, yeni yapılarda %5’lik bir artış kaydedildi.
Anadolu Yakası’nda da benzer bir tablo oluştu. Tuzla’da eski konutların fiyatları %4 artarken, yeni konutlarda bu oran %8’e çıktı. Bu veriler, riskli zemin yapısına sahip ilçelerde bile dayanıklı ve yeni binalara olan talebin arttığını gösteriyor.
Depremin ardından sadece zemin riskine değil, yapı formuna göre de talep değişiklikleri yaşandı. Özellikle müstakil ya da az katlı yapıların yoğun olduğu bölgelerde eski yapılar bile yüksek oranlı fiyat artışları yaşadı. Silivri’de eski konutlar %26, Şile’de %22, Sancaktepe’de ise %17 oranında değer kazandı.
Silivri, her ne kadar depremin merkezine yakın olsa da düşük yoğunluklu yerleşimi ve fiyatlarının daha ulaşılabilir olması nedeniyle yatırımcıların ilgisini çekti. Şile ise hem kuzeyde yer alması hem de az katlı yapıların yaygınlığıyla güvenli bir alternatif olarak öne çıktı.
Uzman isim Görkem Öğüt, yaşanan gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi:
“Deprem sonrası hareketlilik, tahmin ettiğimiz gibi İstanbul’un kuzey aksına kaydı. Beykoz ve Şile başta olmak üzere, Çatalca ve Silivri gibi ilçelerde yoğun bir talep artışı gözlemliyoruz. Bu ilçelerin ortak noktası, İstanbul’daki aktif fay hatlarına daha uzak olmaları ve daha az yoğun yapılaşmaya sahip olmaları.”
Öğüt’e göre, sadece deprem riski değil, erişilebilirlik de yatırım kararlarında etkili oluyor:
“Silivri, depremi hissetmiş bir bölge olmasına rağmen, çeperde kalması ve fiyat avantajı sunması nedeniyle ön plana çıkıyor. Öte yandan, Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu gibi merkezi ilçelerde uzun süredir süren durağanlık yerini dışa göçe bırakmaya başladı. Artık alıcılar, daha erişilebilir, daha düşük riskli bölgeleri tercih ediyor.”
Analizler, yalnızca kısa vadeli fiyat artışlarını değil, aynı zamanda konut tercihindeki köklü dönüşümü de ortaya koyuyor. Zemini sağlam, yeni yapılmış ve düşük yoğunluklu bölgeler, konut alıcısının yeni önceliği haline gelirken; merkezi ilçelerdeki doygunluk, yönelimi İstanbul’un çeperine taşıyor.
Uzmanlar, yapı güvenliği bilincinin artması ve olası büyük İstanbul depremine karşı bireysel önlemlerin güçlenmesiyle birlikte, bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da sürmesini bekliyor.
Çeşme Dalyan’da 10.5 milyar TL’lik dev proje için imzalar atıldı