İstanbul 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Kibariye ve Seda Sayan bir zamanlar bodrum katta kiracıydı

Kendisi için ‘Acaba rol mü yapıyor?’ diyenler olduğunu söyleyen Kibariye, “Böyle söyleyenlere çok kızıyorum. Gelip beni evimde görsünler, ben hep aynıyım” diyor.

Türkiye’nin en güçlü kadın seslerinden Kibariye; yeteneği ve hayat hikayesi kadar, doğallığıyla da hep adından söz ettirdi. 10 yaşında başlayan sahne hayatını, evliliğini ve açtığı döner restoranını anlatan Kibariye, hayata kadar ne kadar dirençli bir insan olduğuna vurgu yaptı.

Günaydın’dan Okan Filizçay’a konuşan Kibariye’nin röportajından başlıklar şöyle:

Kendinizi güçlü bir kadın olarak mı görüyorsunuz?

İnanılmaz sabırlıyım, metinim, güçlüyüm. Allah’a şükürler olsun ki kendimi seviyorum, kendimle barışığım. Mükemmel değilim tabii, sinirlendiğim veya üzüldüğüm zamanlar da oluyor. O zamanlarda kendi kendime yardımcı oluyorum, kimse sırtımı sıvazlamıyor. Kendi kendime doping yapıyorum. Beni seven de vardır, sevmeyen de; herkes kendisi bilir.

Türk halkı sizi içlerinden biri, evlerinin kızı olarak görüyor. Bunu nasıl korudunuz yıllarca?

Bu o kadar güzel bir duygu ki; bunu anlatmam çok zor. İnsan kendisini methedemez, ederse ayıp eder. Allah ile kulları beni takdir ettiyse ve öyle göründüysem, ne mutlu bana… Gurur duyuyorum kendimle. İnsan para verse sevgi ve saygıyı satın alamaz. Ben hiçbir zaman şımarmadım, asla şöhreti kötüye kullanmadım. Evimde neysem, dışarıda da o oldum. Bunu yaparken de hiç zorlanmadım. Benim yapım bu; yıllardır beni tanıyanlar iyi bilir. Duyuyorum, birçok kişi benim için ‘Acaba bu kadın gerçekten böyle mi, rol mü yapıyor?’ diyormuş. Çok kızıyorum böyle söyleyenlere…

Sahte olduğunuzu mu düşünüyorlar?

‘Bu kadın yalancı mı yoksa?’ diye laflar çıktı. 45 yıldır sahnedeyim. Fakirlikten gelen bir kadınım ve o günleri hiçbir zaman unutmadım, hiç değişmedim. Ben buyum… Eğer bir ortamda kimse konuşmazsa; bir konu açar, muhabbeti başlatırım. Hiç kimseyi kandıracak bir kadın değilim, özellikle de Türk halkını… Neden yalan söyleyeyim ki? Neden böyle bir çabaya gireyim? Beni, yıllardır birlikte çalıştığım ekibime sorsunlar. Beni bir de onlar anlatsın. Ben ‘Sünger Bob’ değilim; orijinal Kibariye olarak var oldum hep.

‘Allah’tan başkasına hesabım yoktur’

Geçtiğimiz aylarda sahnede ‘Hamileyim’ dediniz ve yalancılıkla itham edildiniz…

İzmir’de 100 bin kişilik bir konser alanındaydım. Karnımda her zaman şişlik vardır; bizde genetiktir. Konser sırasında seyirciler arasından bir kızcağız, şaka olsun diye bana “Yine mi hamilesin abla? Kızına bir kardeş getir bari” dedi. Ben de o an esprisine “Evet, hamileyim” dedim. Kızımın doğumundan sonra iki kez bebek kaybettim. Bu sürecin sonunda, yaşımdan dolayı artık doğum yapamayacak döneme girdim. Çok şükür prenses gibi bir kızım var. O gün sahnede şaka yapmıştım.

‘Beni evde görsünler’

Benim ruhumu biliyorlar. Buna nasıl inanabilirler, asıl buna şaşırdım. Kullara hesap vermek zorunda değilim. Hiç kimse önyargılı olmasın; gelip beni bir de evde görsünler.

Türkiye’de damar şarkı denince akla gelen ilk isimlerden birisiniz. Bu nasıl bir his?

Çok güzel bir şey… Kendimi sevdirmek için bir çaba göstermedim. Okumam, yazmam, nota bilgim yok. Allah bana güzel ses vermiş, şükürler olsun ki onun sayesinde ekmek yiyorum. Annemin evinde peynir ekmekle doydum, o da güzeldi. Haram yemeden ve çocuklarıma yedirmeden işimi yapıyorum. ‘Mutlaka akla ben gelmeliyim’ diye bir şey yapmadım. Çıktım, içimden geldiğince şarkılarımı söyledim. Gerisi halkın takdiri…

Herkes damar şarkı söyleyebilir mi?

Hayır, herkes okuyamaz. Güzel okuyan birkaç kişi var ama onların dışında kalanlar, yani okuyamayanlar hakkında konuşmam çünkü gıybete girer. Allah kimisine güzellik, kimisine akıl, kimisine de ses veriyor. Güzel ses, herkese mahsus bir şey değil. Herkes ekmek parasının peşinde; kimse için kötü söz etmek istemem. Fatih Ürek’i bu yüzden çok seviyorum; her zaman “Benim güzel sesim yok ama sahnede cilvem, hoş sohbetim var, eğlendiriyorum” diyor. Kendisini biliyor, ukala değil; ne güzel… Bütün sosyete Fatih’i çok sever. Diğer örnek, Seda Sayan… Onun da kendisince güzel sesi var, güzel de okuyor.

Bir şarkınızda dediğiniz gibi, ‘kadir kıymet bilmeyenler’ çok mu?

Tabii, olmaz mı… Bazen 50 yıl çalıştığın kişiyi tanıyamıyorsun. Ben kimseyi kırmam, kırmaktan korkarım. Herkesi olduğu gibi kabul etmek lazım. Genelde bir insanda yaramazlık fark ettiğim zaman, onu kırmadan, üzmeden elimi ayağımı yavaşça çekerek ondan uzaklaşırım. Allah’ın selamını eksik etmem; ‘merhaba-merhaba’, o kadar. Hiç kimse dört dörtlük değil.

Müzik piyasasına ilk adım attığınızda nasıl tavsiyeler aldınız çevrenizden?

İlk olarak annem çok nasihat verdi bana. Yeni yeni ünlenmeye başladığım zamanlarda bana, “Kötü söz akılda 40 yıl kalır, iyi söz bir gün…” demişti. Her zaman adımlarımı akıllı atmam için çabaladı. “Kızım nerede olursan ol, kendini taşımayı bil. Para ve şöhret seni kandırmasın” dedi.

Seda ile bodrum katındaki bir dairede kiracıydık

İzmir’den İstanbul’a gidip ilk kez sahneye çıktığınızda neler hissettiniz?

Sahneye çıkacağım yerde herkes sosyete; takma kirpikli, zengin kadınlar… Benim üzerimde yırtık bir pantolon… Korkuyorum, utanıyorum, ‘Nasıl çıkarım?’ diye düşünüyorum. O zamanlar çok zayıfım; kostüm bulmak kolay oldu. Yıldırım Mayruk’un diktiği bir elbiseyi giydirdiler bana; onu da hâlâ saklıyorum. Tir tir titrerken sahneye attılar beni; gözlerimi kapattım, kralı umurumda değildi artık. Aslanlar gibi kükredim sonra. Şarkım bitti, kadınlar beni bir sevdi ki, anlatamam. Kimisi küpesini verdi, kimisi kolyesini…

Hayatımda imitasyon takım bile olmamıştı o zamana kadar. Nasıl hoşuma gitti, anlatamam. Seyirciler arasında Sezen de (Aksu) vardı, bana kolyesini çıkarıp verdi. Cengiz Özşeker bana ‘Kim Bilir’ şarkısını yaptı, o parçayla çıktım sahneye. Altan Erbulak da karikatürümü çizdi plak resmi olarak… Sokaklarda posterlerim vardı, rüya gibiydi… Sonra Seda (Sayan) ile ev arkadaşı olduk. Bodrum katında bir dairede kiracıydık.

Peki aileniz destek oluyor muydu size?

Babamla pavyona giderdim, arabada beni beklerdi, sahnem bitince beni alırdı.

Okan Filizçay-Günaydın

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Kibariye ve Seda Sayan bir zamanlar bodrum katta kiracıydı

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek bunu kabul etmiş olursunuz.