İsviçre’nin gizli geçmişi hala dağlardaki manzaranın içine gömülü vaziyette ziyaretçilerini bekliyor. Savaşın acımasız ve soğuk yıllarının belgesi olarak günümüze kadar ulaşan sığınak, Hitler’e karşı bir kale olarak tasarlandı.
Binlerce tünelden oluşan yapı, hükümet ve ordu komutanlarının işgal durumunda saklanabilecekleri son sığınaktı. Bu savaş odaları, ülkenin hayatta kalma konusundaki son umudu olarak 20. yüzyıla kadar kullanıldı.
Bu farklı yapıyı fotoğrafçı Reto Sterchi görüntüledi, nationalgeographic.com yayınladı ve Reyyan Kırmızıkaya da zarif bir dille Türkçe’ye kazandırdı.
İsviçre’nin gizemli geçmişinin yankıları hala geçiştirilmekte. Zira bu geçmiş dağların derinliklerine ve eteklerindeki tarımsal alanlarda gömülü duruyor.
Binlerce tünelden oluşan sığınak Hitler’in ilerleyişine karşı ustaca düşünülmüş sığınaklar olarak tasarlandı. “Defense du Réduit” olarak bilinen strateji, işgal durumunda devlet ve ordu büyüklerinin gizlenmesi için inşa edildi. Bu mağara gibi olan savaş odaları, 20. Yüzyılın sonuna kadar ülkenin kurtulmak için son umudu olarak kullanıldı.
Yazısına, “İsviçre Dağındaki Mit” diyen fotoğrafçı Reto Sterchi, daha bir çocukken Alp Dağları‘nın eteklerindeki sığınağın bozulmuş kalıntılarının olduğu nehirde oynarmış.
“Sürekli böyleydim; Bu nedir? İçinde ne var?” diye düşünen Sterchi’nin tünelleri keşfetmek için biraz daha yaklaşması yasaktı. Sterchi, o çocuksu merakını “Kaya parçası gibiydi, ama makineli tüfeğin çıkıntısıydı.” diye tanımlıyor.
Sterchi 20 yaşında ordudayken eğitim sırasında bu merakını giderme fırsatı buldu. Çavuşu ona ve arkadaşlarına dağın eteğindeki merdivenlerden inmelerini söylüyordu. “300 basamak indik ve aniden dağın içindeydik,” diyor Sterchi.
Üç hafta boyunca gün ışığını görememiş. “Arkadaşımla kaybolduğumuzu hatırlıyorum. Dört ya da beş gün sürdü düzeni anlamamız. O derece büyüktü. Zamanın kaç olduğunu asla bilemiyorsun, ama bir önemi de olmuyor.”
2010 yazından sonra İsviçre’nin yer altını keşfetmeye başladı. Sığınaklar hakkında online bilgi azdı ve sığınaklar kullanımdayken haklarında hiç fotoğraf kaydı yoktu. “Onlar hakkında fotoğraf projesi olmadığını farkettim,” diyor. “Ve benim bunu yapan kişi olmam gerekiyordu.”
Fakat Sterchi’nin yaşadığı zorlukla bununla sınırlı kalmadı. Çünkü 1990’larda devletin halka açmasına rağmen bilgiye erimek zordu. Ordu iş birliği yapmıyor ve sığınakların gizli saklı kalmasını tercih ediyordu.
Sterchi, el sürülmemiş şekilde bırakılmış, sanki insanların orada daha dün kamp yapmış gibi göründüğünü fark etti. Yemek salonundaki tabaklardan ameliyathaneye kadar doktor ve hasta hariç her şey bu gizemli stratejinin nasıl şekillendiğini gösteriyordu.
Tasarımın farklılığına dikkat çeken Sterchi içerideki şekil ve boy olarak birbirlerinden oldukça farklı tuhaf uygunlukta minderler olduğunu anlatıyor. “Hardal sarısı, gül pembesi, ve fıstık yeşili sığınakta kalanlara kalitesiz görünüm sağlıyor. Ama estetik açıdan zevk vermesi için tasarlanmadı. Sadece haftalar ve muhtemel aylar boyunca dayanacak kadar.” diyor Sterchi.
Tercih edilen fonksiyonellik tarzı, projenin asıl merkeziydi. Her şey bir amaç için inşa edilmişti. Hiçbir estetiklik dahil edilmemişti ama bakması çok etkileyiciydi ve zıtlıkları gerçekten çok ilginçti.Sanki yarın Ruslar işgal edecekmiş gibi bütün gizli bağlantılar düşünülmüştü.” diyerek Sterchi sözlerini sonlandırıyor.
Nationalgeographic.com/Reto Sterchi
Çeviri ve metin: Reyyan Kırmızıkaya
Hitler’den kaçışın İsviçre Dağları’ndaki son sığınağı