Avrupa hayali, Türkiye’de artık bir tatil planı değil; bir prosedür savaşı. Her yıl yüz binlerce Türk vatandaşı, Schengen vizesi alabilmek için belgelerle donatılmış başvuru dosyalarıyla konsoloslukların kapısına dayanıyor. Resmi verilere göre Türkiye, 2024 yılında 1 milyon 173 bin 917 Schengen vizesi başvurusuyla dünyada en çok başvuru yapan ikinci ülke oldu. Evet, nüfusu sadece 85 milyon olan Türkiye, 1,4 milyarlık Hindistan’ı bile solladı!
Peki bu ne anlama geliyor? Türkiye, Avrupa’ya gitmek için kelimenin tam anlamıyla sıraya giriyor. Ancak bu sıraya sadece hayal kuranlar değil, iş bağlantısı kurmak isteyenler, tedaviye gitmek zorunda olanlar, eğitim planlayan gençler de dâhil.

Çin: 1.779.255 başvuru
Türkiye: 1.173.917 başvuru
Hindistan: 1.108.239 başvuru
Fas – 606.800
Rusya – 606.594
Cezayir – 544.634
Suudi Arabistan – 505.455
Birleşik Krallık – 470.569
Tayland – 265.243
BAE – 260.229
Çin ve Hindistan’ın Schengen ilgisi anlaşılabilir: her biri 1,4 milyar nüfusa sahip. Ancak Türkiye’nin başvuru sayısı, bu devlerle kafa kafaya. Bu da şu soruyu beraberinde getiriyor:
Yanıt basit: Türkiye’nin pasaport gücü giderek azalıyor. 2006’da dünyanın en itibarlı pasaportları arasında yer alan Türk pasaportu, son 10 yılda vize rejimi bakımından ciddi kayıplar yaşadı. Vatandaş, 30’dan fazla belgeyle vize kuyruğunda beklerken, her yıl binlerce ret ve randevu sorunu yaşanıyor.
Schengen vizesi, 27 ülkeyi kapsayan bir seyahat izni. Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya gibi klasik Avrupa destinasyonlarının yanı sıra Norveç, İsviçre ve İzlanda gibi AB üyesi olmayan ülkeleri de kapsıyor. 180 gün içinde 90 gün kalma hakkı tanıyan bu vize, aslında teoride “tek başvuru, çok ülke” mantığıyla işliyor. Ama uygulamada öyle mi?
Birçok Türk vatandaşı, ret oranlarının artmasından, randevu sistemlerinin aksamasından ve aşırı belge talebinden şikâyetçi. Bu tablo, sadece bireylerin değil, turizm ve iş dünyasının da Avrupa ile olan ilişkisini zora sokuyor.

Avrupa’ya yapılan her 9 Schengen başvurusundan biri Türk vatandaşından geliyor. Ama bu kadar başvuru, seyahat özgürlüğü kazandığımız anlamına gelmiyor. Vize almak giderek zorlaşırken, Türkiye’den yapılan başvurularda red oranları da %20’leri aşabiliyor. Geri döneceğine dair garanti sunamadığı düşünülen binlerce vatandaş, seyahat planlarını gerçekleştiremeden dosyasını kapatıyor.
Vize ücreti, seyahat sağlık sigortası, otel ve uçak rezervasyonları, banka dökümleri, maaş bordrosu, tapular, davetiyeler… Ortalama bir Schengen başvurusunun maliyeti 3000 ila 6000 TL arasında değişiyor. Bir de başvuru reddedilirse? Para yandı.
Vize süreçlerinin Türk vatandaşları için birer eziyete dönüşmesi, artık sadece diplomatik değil, sosyolojik bir krize de dönüşüyor. Kimi öğrenciler eğitim fırsatını kaybediyor, kimi iş insanları fuarları kaçırıyor. Kimi ise yalnızca hayalini kurduğu bir seyahati gerçekleştiremeden evine dönüyor.
Vatandaş değil. Artık diplomasi sahasında top. Avrupa ülkeleriyle yapılacak yeni vize anlaşmaları, karşılıklılık ilkesi ve pasaport gücünü artırmaya yönelik adımlar, yıllardır oyalanan bir dış politika meselesi.
Schengen vizesi istatistikleri sadece turizm verisi değil. O rakamlar aslında şu gerçeği haykırıyor:
“Avrupa’ya gitmek için her şeyi yaparız… ama lütfen kapıyı biraz aralayın.”
Yurdakul: Şehirde yaşıyoruz ama kentli olamıyoruz