Avrupa ile Asya arasındaki ticaret rotaları yeniden şekillenirken, Türkiye’nin Orta Koridor’a yaptığı yatırımlar yalnızca lojistik sektörünü değil, bölgesel ticaret dengelerini de dönüştürüyor. Çin’den başlayan ve Orta Asya üzerinden Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya ulaşan hat; Süveyş Kanalı’ndaki riskler ve Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte giderek daha stratejik hale geliyor. Bu tablo, yatırımcılar açısından hem lojistik maliyetleri hem de teslimat süreleri bakımından yeni fırsatlar doğuruyor.
Geleneksel denizyolu taşımalarında Çin–Avrupa arası sevkiyat 35–40 gün sürerken, Orta Koridor üzerinden demiryolu ile bu süre 12–15 güne düşüyor. Bu fark özellikle tekstil, otomotiv yan sanayi ve elektronik gibi hızlı teslimatın kritik olduğu sektörlerde tedarik zincirlerini yeniden kurgulatıyor. Enerji maliyetlerinin yükseldiği günümüzde denizyolu taşımaları pahalı hale gelirken, demiryolu daha rekabetçi bir maliyet tabanı sunuyor.
Yatırımcı açısından bu tablo, navlun maliyetlerinde orta vadede denge değişimi anlamına geliyor. Demiryoluna yapılacak yatırımların başlangıç maliyetleri yüksek olsa da, sağlanan süre avantajı ve navlun maliyetlerinin düşmesi orta vadede getiriyi artıracak.
Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat hedefleri, taşımacılıkta düşük karbonlu çözümleri öne çıkarıyor. Karayolu ve denizyolu yüksek emisyon nedeniyle maliyet baskısı altına girerken, demiryolu taşımacılığının karbon ayak izi çok daha düşük. Orta Koridor yatırımları bu nedenle sadece ticari değil, aynı zamanda AB ile uyumlu sürdürülebilir lojistik açısından da stratejik önem taşıyor.
Yatırımcı için bu durum, çevresel yükümlülükleri yerine getirirken ek maliyetlerden kaçınma ve rekabet avantajı sağlama fırsatı demek.
Orta Koridor’un yalnızca altyapı yatırımlarıyla değil, dijital çözümlerle güçlendirilmesi bekleniyor. E-gümrük entegrasyonları, blokzincir tabanlı belge yönetimi, IoT ile yük takibi, yapay zekâ ile rota optimizasyonu gibi çözümler hattın güvenilirliğini ve şeffaflığını artırıyor.
Bu entegrasyonlar yatırımcıya hem operasyonel verimlilik hem de risk yönetiminde şeffaflık kazandırıyor.
Orta Koridor, Türkiye’yi sadece transit ülke olmaktan çıkarıp lojistik karar merkezi haline getiriyor. Çin’in Kuşak-Yol Girişimi ile uyumlu şekilde ilerleyen bu yatırımlar, Türkiye’nin ticaret ağında uzun vadeli merkezi rolünü pekiştiriyor.
Yatırımcı perspektifinden bakıldığında, Orta Koridor’un güçlenmesi:
Daha kısa teslimat süreleri ile müşteri memnuniyeti,
Daha düşük karbon maliyetleri ile AB uyumlu taşımacılık,
Dijitalleşme ile güvenli ve şeffaf operasyon,
Türkiye’nin lojistik üssü vizyonuna paralel büyüyen yatırım fırsatları anlamına geliyor.
JRO Yatırım Yalova Çiftlikköy’de Citta Villas projesine başlıyor