Antalya’da örtü altı tarım uygulamalarının hız kazanmasıyla birlikte, özellikle seracılığa uygun tarım arazilerinde ciddi bir değer artışı yaşanıyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Eren Doğanyiğit, örtü altı tarımın bölge gayrimenkul dinamiklerine etkilerini değerlendirdi. Antalya Elmalı’da metrekare fiyatları 300-500 TL arasında değişirken, Kumluca, Finike ve Demre gibi seralaşmada öncü ilçelerde bu rakam 2.500-3.000 TL’ye kadar çıkıyor.
Seracılık, son yıllarda yalnızca üretim hacmini değil, aynı zamanda arazi değerlerini de etkiliyor. Antalya’nın hemen her köşesinde yükselen örtü altı tarım uygulamaları sayesinde, tarım arazilerinin birim fiyatlarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. EVA’dan Eren Doğanyiğit’e göre, bu gelişme sadece Antalya ile sınırlı kalmayarak çevre illerdeki gayrimenkul hareketliliğini de tetikliyor.
Örtü altı yetiştiricilik, yalnızca sahil bandında değil, yüksek rakımlı bölgelerde de yükselişte. Özellikle Elmalı ve Korkuteli gibi rakımı 800-900 metreyi bulan yayla ilçelerinde seracılığın artması, bu bölgelerdeki arazi fiyatlarını hareketlendirdi. Daha önce turizm ve yazlık tercihi olarak bilinen bu ilçeler, artık yatırımcıların radarında.
Doğanyiğit, “Bundan birkaç yıl öncesine kadar seracılık yalnızca sıcak ve nemli iklimlerle özdeşleşiyordu. Şimdi ise karasal iklim kuşaklarında bile bu sistemlerin kurulduğunu görüyoruz. Bu yaygınlaşma, doğal olarak gayrimenkul piyasasına da yansıdı” diyor.
Bir zamanlar yalnızca Gazipaşa ve Alanya gibi sahil ilçelerinde görülen muz seraları, bugün Manavgat, Serik, Aksu gibi daha iç kesimlere doğru da yayılmış durumda. Tropikal ürünlerin bu geniş alanda yetiştirilebilmesi, seracılığın potansiyelini artırıyor. Seraların getirdiği bu üretim çeşitliliği ise, tarım arazilerini yatırımcı gözünde çok daha cazip hale getiriyor.
Antalya’nın doğu ilçelerinde gözlenen bu değişim, batı yakasında da dikkat çekici. Özellikle Kumluca ve Demre, Türkiye’de plastik seracılığın adeta başkentleri haline gelirken; Kaş ve Finike gibi ilçelerde de portakal bahçelerinin yerini sera holleri almaya başladı.
Finike, Washington ve Tireşe türü portakallarıyla meşhur olmasına rağmen, son dönemde bu bahçelerin bir kısmı sökülerek yerine seralar kuruluyor. Bu dönüşüm, tarımsal üretim alışkanlıklarının değiştiğini gösterdiği kadar, arsa değerlerinde de ciddi sıçramaların habercisi. Kaş Ovası’nda neredeyse tüm alanların sera ile kaplandığı belirtiliyor.
Bugün bu bölgelerde metrekare bazında tarla fiyatları 2.500 TL ile 3.000 TL arasında değişiyor. Sera yapılabilir arazilere olan talebin artması, bu fiyatların daha da yukarı çıkabileceğini gösteriyor.
Sahildeki fiyatların yükselmesi, yatırımcıyı Elmalı ve Korkuteli gibi daha uygun fiyatlı bölgelere yöneltti. Henüz gelişim sürecinde olan bu ilçelerde, örtü altı tarım potansiyeli yeni keşfediliyor. Şu anda Elmalı’da seracılığa uygun araziler 300 TL ile 500 TL/metrekare arasında işlem görüyor. Bu fiyatların, yakın gelecekte ciddi şekilde artabileceği öngörülüyor.
Eren Doğanyiğit’e göre, seracılıkla birlikte artan kazanç, yalnızca çiftçilerin değil, inşaat ve turizm sektöründeki yatırımcıların da ilgisini çekmeye başladı. 250-300 kilometrelik mesafeler bile yatırım için engel görülmezken, Antalya’nın kuzey ilçeleri ve komşu iller Burdur ile Isparta da yatırım haritasına dâhil oldu.
Pandemiyle artan müstakil yaşam arzusu ve doğayla iç içe olma isteği, bu dönüşümü hızlandıran diğer etkenler arasında yer alıyor. Özellikle kendi gıdasını üretmek, doğayla temas kurmak isteyen yeni nesil yatırımcılar da artık toprak arayışında.
Ancak Doğanyiğit, seralaşmanın olumlu etkileri kadar potansiyel risklerine de dikkat çekiyor. Özellikle Elmalı gibi karstik yapıdaki bölgelerde her seranın hemen yanına açılan sondaj kuyuları, yeraltı sularını tehdit ediyor. Bu durumun ileride Konya Ovası’nda olduğu gibi obruk oluşumlarına neden olabileceği belirtiliyor.
“Eğer yeraltı sularında ciddi bir düşüş yaşanırsa, bu hem üretimi hem de arazi değerlerini olumsuz etkileyebilir. Bu noktada daha az su tüketen alternatif tarım uygulamalarının devreye alınması gerekebilir,” diyen Doğanyiğit, bu dengenin mutlaka gözetilmesi gerektiğini vurguluyor.
Antalya, artık yalnızca deniz, kum, güneşle değil, toprağıyla da yatırımcının gözdesi. Örtü altı tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte hem kıyı hem de yayla ilçelerinde tarla fiyatlarında hızlı bir yükseliş yaşanıyor. Özellikle Elmalı gibi henüz düşük fiyatlı bölgelerdeki gelişmeler, yatırımcıya uzun vadeli büyük fırsatlar sunuyor.
Bu tablo gösteriyor ki Antalya’da seranın gölgesi, yalnızca ürünlerin değil, toprakların da değerini katlamaya devam ediyor.
Mplus Türkiye çalışanları ve aileleri Elazığ’da bir araya geldi