Türkiye’nin değişmeyen gerçeği deprem… Fay hatları üzerinde yaşayan bir ülke olarak risk altındayız. Ancak çoğu zaman bu gerçeği sadece büyük yıkımların ardından hatırlıyoruz. Panikle birkaç ay önlem almaya çalışıyor, sonra unutuyoruz. Ta ki yeni bir deprem kapımıza gelene kadar…
Bu noktada akla gelen en önemli konulardan biri ise DASK (Doğal Afet Sigortası). Zorunlu olmasına rağmen Türkiye’de sigortalılık oranı hâlâ yeterli değil. 20 milyon 32 bin konuttan sadece 11 milyon 505 bin 410’u sigortalı. Yani her 100 evden 43’ü hâlâ DASK’sız durumda.
Bölgelere bakıldığında en yüksek sigortalılık oranı Marmara Bölgesi’nde. Bölgede 6 milyon 840 bin konuttan 4 milyon 432 bini sigortalı. Bu da yüzde 64,8 oranına denk geliyor. Ancak riskin en yüksek olduğu bölgede bile her 3 evden 1’inin hâlâ DASK’sız olduğu görülüyor.
İç Anadolu: 3 milyon 780 bin konuttan 1 milyon 903 bini sigortalı (%50,4)
Ege: 2 milyon 970 bin konuttan 1 milyon 698 bini sigortalı (%57,2)
Akdeniz: 2 milyon 517 bin konuttan 1 milyon 419 bini sigortalı (%56,4)
Karadeniz: 1 milyon 933 bin konuttan sadece 874 bini sigortalı (%45,2)
Güneydoğu Anadolu: 1 milyon 124 bin konuttan 645 bini sigortalı (%57,4)
Doğu Anadolu: 868 bin konuttan 531 bini sigortalı (%61,3)
Gayrimenkul Uzmanı Şenay Araç, deprem sonrası en büyük mağduriyetlerin düşük metrekare beyanıyla ucuz poliçe yaptıranlarda görüldüğünü vurguladı:
“Hataylı bir taksici, 150 m² evi için poliçeye 80 m² yazdırdı. 300 bin TL yerine sadece 70 bin TL alabildi. Bu yalnızca maddi değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk. Gerçek beyan yapılmadığında en büyük zararı vatandaş görüyor.”
Eksiklerine rağmen DASK’ın son depremde hızlı ve etkin şekilde devreye girdiğini hatırlatan Araç, şu noktalara dikkat çekti:
Hasar ödemeleri kısa sürede yapıldı.
Eksik bilgileri olanlara ulaşmak için özel sistemler geliştirildi.
Teminatlar daha gerçekçi seviyelere çekildi.
DASK yalnızca bir yasal zorunluluk değil, afet sonrası vatandaş için adeta can simidi oldu.
Yakın zamanda DASK’ın “Zorunlu Afet Sigortası”na dönüşmesi bekleniyor. Bu sayede deprem dışında sel, heyelan, fırtına gibi doğal afetler de kapsama alınacak. Araç, “Bu genişleme vatandaşın güvence sistemini çok daha güçlü hale getirecek” dedi.
Şenay Araç’a göre, bugün DASK teminatları geçmişe göre daha yüksek olsa da hâlâ yeterli değil:
“Urfa’daki 100 m² daire ile İstanbul Bebek’teki 100 m² daireyi aynı değerde görüyor. Urfa’daki için teminat yeterli olabilir ama Bebek’te bu rakam yetersiz kalıyor. Tıpkı araçlarda zorunlu trafik sigortası ve kasko ayrımı gibi, konutlarda da DASK ve tamamlayıcı sigorta birlikte olmalı.”
Doğru metrekare, doğru teminat ve doğru sigortacıyla yapılan bir DASK poliçesi hayat kurtarıyor.
Unutmayın:
Evin sağlam olacak, DASK’ın tam olacak, tamamlayıcı sigortan da yanında olacak. Çünkü deprem bir yana, DASK bir yana…
Artaş Holding, Türkiye A Milli Hentbol Takımları ana sponsoru oldu