İstanbul 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Dünyada yaşanacak en iyi yer: Freiburg

Freiburg, küçük bir Alman şehri ama çevrecilik konusunda yaptığı işler çok büyük. Isı yalıtımlı evleri, yaya dostu yolları ve meydanları, Araç Paylaşım Kulübü ile tüm dünyaya kentlerin nasıl olması gerektiğinin ideal bir örneğini oluşturuyor...

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin, güneybatı ucundaki Freiburg kenti her zaman için “dünyanın yaşaması en güzel yeri” olarak seçiliyor. Doğasının ne kadar zengin, havasının suyunun toprağının ne kadar temiz olduğundan söz ediliyor.

Sokaklarında motorlu araçların değil, bisikletlerin dolaştığı, evlerin bile ekolojik olduğu, içinden geçen Dreisam akarsuyunun sesinden başka ses duyulmadığı kent, Freiburg. Herkesin yaşamak için can attığı, kent halkına imrendiği, ballandıra ballandıra anlatılıyor da bu kentte neler oluyor, nasıl yaşanıyor bilen yok? İngiliz The Guardian Gazetesi, halkının ağzından, Freiburg’u dünyanın en yeşil kenti yapan özelliklerini açıkladı…

Isıtma sıfır

Hava 6 derece. Kentin mesire yeri Schauinsland’a kar yağıyor. Kaleliler (Almanya’da pek çok kasaba ve kentin sonu “burg” ile biter. Kale demektir), çocuklarını karda dağ yürüyüşüne çıkarmış. Evlerinde kalanlar ise 24 derece sıcaklığın keyfini sürüyor. Ama kalorifer, soba ya da şömine yakmıyorlar. Pencerelerde “Heizung 0” yazıyor. Yani ısıtma, sıfır.

Bu durum sadece Freiburg sakini Meinhard Hansen’in evine özgü değil. Pek çok ev böyle. Hansen, “Aslına bakacak olursanız, kışın haftalarca ısıtma sistemini açmayabiliriz” diyor. Ve bir örnek veriyor:

“İngiltere’den Polonya’ya kadar olan coğrafyada milyonlarca evi ısıtmak için yılda metrekare başına 225 kilowat enerji harcamanız gerekiyor. Oysa biz Freiburg’da sadece 15 kilowat’lık enerjiye ihtiyaç duyuyoruz. Şöyle bir örnek vermek de mümkün. Kayınvalidemin evi, yılda 6 bin litre mazotla ısınıyor. Biz ise 150 litre kullanıyoruz”.

Hansen’in evinde kalorifer petekleri var. Ama bu sadece görüntü. Psikolojik olarak sıcağın kaloriferden geldiği izlenimi vermek için var. Oysa kalorifer yanmıyor.

Pasif evlerin mimarının sırrı

İmkansız rüyanın sırrı, “pasif evler”de saklı. Bu evler, yapılarından dolayı ısıyı içeride tutuyor. Aktif olarak sürekli ısıtmanız gerekmiyor. Ev duvarları en az 30 cm kalınlığında. Arada süper yalıtkan köpükler ve diğer yalıtım malzemeleri ile havalandırma boruları var. Tavan seviyesinden evin içine giren taze hava, duvarlardaki hunilerle emiliyor, biraz ısıtılarak evin tamamının konforlu, sıcak bir yaşam alanına dönüştürülmesi sağlanıyor. Pek anlaşılır gibi değil.

Çünkü Meinhard Hansen’in bir özelliği var. Kendisi dünyanın bir numaralı pasif evler mimarı. Freiburg’da yüzlerce pasif ev yapmış. Topraklarının çoğu çöl olan ülkelerde yaşayanlar, toprak altına evler yapıp, hava kanalları açarak serin ortamlar hazırlayabiliyorlar. Hansen’in, bu fikri alıp tersine çevirdiği düşünülüyor.

30 mumla ev ısınır mı?

“Hansen, ısıyı nereden buluyor?” diye soracak olursanız cevap sizi şaşırtabilir: İnsanlardan ve sıcak kanlı diğer canlılardan. “Ben ve eşim, her birimiz evde 100 wat enerji üretiyoruz. Köpeğimiz de 20 wat. Aydınlatmadan gelen ısı, azımsanacak gibi değil. Yemek pişirdiğimiz zaman, ocağın ısısı da ekstra bir kaynak oluveriyor. Evimize ne kadar çok misafir gelirse, ısı kaynağımız o kadar çok oluyor. Kış ortasında evimizde parti verdiğimizde sıcaktan pencereleri bile açmak zorunda kalıyoruz. Basit bir hesap yapacak olursak, hiç bir kaynak olmasa bile evimizi 30 mumla ısıtabiliriz.” diyor Hansen.

İnce hesapla oluyor

Sistem basit ama hava kanallarını, hunileri, havalandırma sistemini, özellikle de boruların sapma açılarını çok hassas bir şekilde hesaplamak gerekiyor. Bir diğer önemli konu, pencerelerin güneye bakıyor olması. Pasif evlerin inşaat maliyeti normalden yüzde 10 daha fazla. Ama enerjiden yüzde 95 oranında yapılacak tasarruf, bu maliyet artışına değiyor.

Freiburg’da bütün evler, pasif değil. Ama normal olarak inşa edilmiş evlerin, mutlaka enerji tasarruflu meskenler olması şart. Almanya’da eyalet kanunları, bir evin metrekare başına yılda 75 kilowat’tan daha fazla enerji harcamamasını zorunlu kılıyor. Freiburg’da bu rakam 65 kilowat’a çekilmiş. Freiburg belediyesinin sınırı, yakında 55 kilowat’a, orta vadede ise 40 kilowat’a indirmesi bekleniyor.

“Arabası var, ne ayıp”

Kentte öğretmenlik yapan Claudia Duppe, pek çok evin de güneş panellerinden aldığı enerjiyi kullandığını hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor: “Tükettiğimiz her şeyi geri dönüşüme kazandırıyoruz. Kağıt, cam, plastik, metal için ayrı geri dönüşüm kutuları var. Hiç kimse kurallara uymamazlık etmez. Yediğimiz sebze-meyve artıklarını bile gübre (kompost) yapımı için ayrı kutulara atıyoruz. Yiyecekleri de organik olanlardan seçiyoruz.”

Bayan Duppe, ulaşım için de şunları söylüyor:

“Toplu ulaşım için en ideal araç, tramvay. Ama herkes bisiklet kullanıyor. Burada yaşlılar bile bisiklete binecek kadar dinç ve sağlıklı. Ama marketten aldıklarınızı evinize getirmek için bisiklet kullanamazsınız. Ağır yükler için de bisiklet işe yaramaz. Burada devreye Araç Paylaşım Kulübü giriyor. Yılda 600 euro’luk abonelik bedeline karşılık istediğiniz zaman bir otomobili, özel işlerinizde kullanabiliyorsunuz. Hafta sonları kayağa, dağ yürüyüşüne, pikniğe çıkmak için de bir özel otomobil her an emrinize hazır. Gece, gündüz… Ama sürekli değil. Belli kotalar var.

Eğer bir özel araç sahibi iseniz, ya kendi garajınıza, ya da kent dışındaki garajlara bırakmak zorundasınız. Kent dışı garajların yıllık ücreti 18 bin euro. Günlüğü, neredeyse 50 euro. Freiburg’da otomobil sahibi olmak zaten utanç verici bir durum. Ailelerin sadece yüzde 5’i araç sahibi. Onlar da araç sahibi olduklarını gizliyor.

Eğitime gelince…

Biz üniversite şehri olarak tanınıyoruz. Ama yeşil eğitimimiz çocuk yuvasından başlıyor. Çocuğum iki yaşında ve ormanın içinde bir yuvaya gönderiyoruz. Burada doğayı öğreniyorlar. Yağmur da yağsa, kar da yağsa dışarıda her gün 3.5 saat oyun oynuyorlar. Fakat oyuncak yasak. Onlar, doğanın bize sunduğu çiçek ve yapraklarla, yere düşmüş dallarla oynuyor, onları öğreniyorlar. Bütün gün bir bina içine tıkılmıyorlar. Kızım, kasım ayında yuvaya başladığında sıcaklık -15 dereceydi.”

Vatandaşların sesi olan bir dernek

Vatandaşlar Derneği’nin temsilcisi Andreas Roessler de kentin bir başka kesitini anlatıyor:

“90’lı yıllarda kiralar çok yüksekti. Her aile bu yüksek rakamları karşılayamıyordu. Sosyal konutlar için ayrılan fonlar kurumuştu. Şimdi arsalar, parsel parsel satılıyor. Her dört parselden sonra bir bahçe alanı olmak zorunda. Bir mimarla anlaşan aileler kendi evlerini yaptırabiliyor. Evlerin halen yüzde 40’ı sahipli, yüzde 40’ı kiralanmış durumda. Geri kalan yüzde 20, özel sektörün desteklediği sosyal konut. Böylece sağlıklı bir sosyoekonomik karışım oluşturmaya çalışıyoruz.”

Vatandaşlar Derneği’ni ilk defa duyuyor olabilirsiniz. Ama bu dernek, zaman zaman toplanıp vatandaşların önerilerini değerlendiriyor ve makul olanları belediyeye sunuyor. Kütüphane, bilgisayar kulübü, film kulübü kurulmasına, göçmen danışmanlık hizmetleri oluşturulmasına, hep bu dernek önayak olmuş.

Baştan yaptılar

Futbolla ilgilenenler, Bundesliga’da (Alman Birinci Ligi’nde) oynayan SC Freiburg takımını bilirler. Liglerde, kupalarda, uluslararası turnuvalarda, gençlerde şampiyonlukları olan, 115 yıllık köklü bir kulüp SC Freiburg. Ama kendi sahasında gece maçı oynayamıyor. Sebebi aydınlatmaya çok enerji harcanması ve taraftarların gürültü yapması. Neden Freiburg başarmış da Almanya’nın diğer kasaba veya kentleri başaramamış? Üzücü ama gerçek şu:

Freiburg, İkinci Dünya Savaşı sırasında Müttefikler tarafından öyle bombalandı ki yıkılmadık bina kalmadı. Her binayı sıfırdan ve enerji etkin olarak yaptılar. Almanya’nın batısında, Kuzey Ren Vestfalya (Nordrhein Westfalen) eyaletindeki Münster kenti de yeni baştan inşa edildi.

Alev Rigel – Para

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Türk halkı AB’den yana

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek bunu kabul etmiş olursunuz.