İstanbul 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Ya kalan İstanbul neye benzeyecek?

BBN Gazetesi köşe yazarı Turgay Bilge, eleştirel bir bakış açısı ile Kanal İstanbul projesi gerçekleştirildiğinde geriye Kalan İstanbul’un neye benzeyeceğini soruyor…

Ya kalan İstanbul?

Hükümet, toplumda tartışılmasına fırsat vermeden ve ilgili kurum ve kuruluşlarla bilim insanlarını tamamen by-pass ederek Kanal İstanbul Projesi’ni yaşama geçirmeye kararlı görünüyor.
Bu proje, Ak Parti hükümetlerinin bugüne kadar yaptığı yol, şehir hastanesi, köprü, alt yapı, toplu konut gibi hizmetlerinden farklı bir proje.

Burada sadece bir inşaat ve yapım işi yok; proje gerçekleşirse coğrafik ve jeolojik geri dönülemez bir değişiklik söz konusu olacak. Yani İstanbul Havaalanı’na hatalı yer seçimi ve olumsuz nedeniyle inemeyen uçakları Çorlu Havaalanı’na indirmek gibi süper çözümlerle geçiştirilemeyecek bir değişiklik…

Kanal İstanbul’u savunanların gerekçe ve vaatlerini birlikte gözden geçirelim; bakalım doğru düşünüyorlar mı?

– İstanbul Boğazı’ndan geçen ve risk oluşturan gemi sayısı azalacak.

– Yanlış! İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısı zaten son 10 yılda %27 (56 bin – 41 bin) azaldı. Bunun nedeni giderek yaygınlaşan havayolu kargo taşımacılığı ve son yıllarda devreye giren petrol boru hatları…

Yani önümüzdeki yıllarda İstanbul Boğazı trafiği daha da rahatlama eğilimindeyken ileri sürülen gerekçenin pek anlamı kalmıyor.

– İstanbul Boğazı’nda gemilerin bekleme süreleri günleri buluyor, zaman kazanmak için Kanal İstanbul tercih edilecek.

– Yanlış! İstanbul Boğazı’nda gemilerin ortalama bekleme süreleri 14 saat. Zaten göreceli olarak yavaş bir taşıt olan ve aylarca seyir halinde kalan gemiler için bu, tercihi değiştirebilecek bir süre değil.

– Kanal İstanbul daha güvenli ve rahat olacak.

-Yanlış! Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı’na göre daha dar ve mesafe olarak 15 km daha uzun. Kanal İstanbul 100 metre genişliğe sahip olacakken İstanbul Boğazı’nın en dar yeri bile 698 metre.

Daha dar bir suyolunda daha az kaza olur denilebilir mi?

– Kanal İstanbul yılda 8 milyar Dolar gelir getirecek.

– Yanlış! Yılda 18 bin geminin geçtiği ve yolu 10 bin km kısaltan Süveyş Kanalı, alternatifsiz olmasına karşın yılda 4 milyar Dolar gelir elde ediyor. Aksine yolu uzatan Kanal İstanbul nasıl bunun 2 katı kazanacak? Kaldı ki Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında uluslararası bir suyolu olan İstanbul Boğaz’ından geçiş ücretsizken, ücretli ve daha uzun bir yol olan Kanal İstanbul neden tercih edilsin?

Kanal İstanbul’un 5 milyar dolarlık gelire 10 yılda 8 milyarlık gelire 30 yılda ulaşacağı öngörülüyor. İlk etapta bu gelir 1- 15,5 milyar Dolar olacak(mış). Bu durumda kendisini yaklaşık olarak 20 yılda amorti edebileceği tartışmalı olan bir projeye 20 milyar Dolar harcamak mantıklı mı?

Son yılında bile 60 milyon yolcu ağırlayan bir havaalanının kapısına kilit vurup TAV’a 2,5 milyar TL tazminat ödeyip 165 milyar TL’ye yeni havaalanı yapan itibar israfçısı Hükümetimiz için Kanal’a harcanacak 100 milyar TL çerez parası gibi geliyor olmalı.

Halbuki bu kaynaklar, sadece 10 yılda dünyanın yazılım üssü haline gelebilen Hindistan örnek alınarak teknoloji – bilişim sektörüne teşvik için harcansa oluşacak katma değer ve istihdamı düşünebiliyor musunuz?

Ya da gündemde olan deprem riskine karşılık, İstanbul’da acilen yenilenmesi gereken 50 bin binanın bu paralara yeniden yapılması ve insanımızın can güvenliğinin sağlanması daha öncelikli olmamalı mı?

Kanal İstanbul’un sadece ekonomik değil ekolojik etkileri de tartışılıp, İstanbul’un su ihtiyacının %28’ini karşılayan Terkos ve Sazlıdere barajlarının yok olacağı dikkate alınmamalı mı?

Mesele “kupon arazi” üretmek, Katarlılarla rant bölüşmek, “yap – işlet – milletin anasına söv” sistemini sürdürmek ve beton ekonomisini çevirmekse hayır tabii ki!

Peki ya kalan İstanbul neye benzeyecek?

Turgay Bilge-BBN Gazetesi 

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ya kalan İstanbul neye benzeyecek?

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek bunu kabul etmiş olursunuz.