Gayrimenkul ve inşaat sektörü hakkında bir değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Öngören, Türkiye’nin yapı stokunun yenilenmesi, depreme karşı önlem alınması, çarpık kentleşmenin önüne geçilmesi gibi birçok alanı ilgilendiren kentsel dönüşümde Emlak Konut GYO‘nun öncü olmasını istedi.
Ekonomiye çarpan etkisi yapar
GYODER, İNDER ve AYİDER gibi sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik görevi üstelenen Prof. Dr. Öngören, edindiği tecrübe ve bilgi birikimine dayanarak, “Gayrimenkul ve inşaat sektörü, Türk Ekonomisi’ne kattığı değer açısından çarpan etkisi yapıyor. Ekonomiyi büyütmek ve artan işsizliği önlemek için kentsel dönüşüm büyük bir fırsat. Bu konuda Emlak Konut gereken sorumluluğu göstermelidir” diye konuştu.
2023 Türkiye’si vizyonuyla hareket edilmeli
Gayrimenkul ve inşaat sektörü yan üreticiler ile birlikte ekonomin yüzde 10’unu oluşturan bu alanların iç piyasayı hareketlendireceği, istihdam sağlayacağı ve gelecek yıllara ilişkin önemli bir alt yapı hizmetinin tamamlanacağını savunan Prof. Dr. Öngören, “Emlak Konut GYO, riskli alanlarda hak sahibi olan, orada yaşayan vatandaşlarla inşaat sektörü arasında gayrimenkul geliştiriciliğini üstlenerek kentsel dönüşümün lokomotifi olmalı. Kamu arazilerini geliştiren bu güzide kurumumuz, riskli alanların her birine yeteri kadar proje yöneticisi atayarak, ilçelerin imar planlarını da yenileyerek riskli alanlarda hangi projelerin yapılacağına belediyeler ile birlikte 2023 Türkiye’si vizyonuyla karar vermeli” dedi.
Yapılması gereken bina sınıflamasını da sunan Prof. Dr. Öngören , “Konut, turizm, ofis, ticari gibi fonksiyonlar doğrultusunda projeler geliştirilmeli. Projelerin içine; mahallelerde eksik olan, tamamlanınca o mahalle ve semt halkını yepyeni bir sosyal yapıya, komşuluk ilişkilerine ve mutlu bir yaşama taşıyacak yeşil alanları, parkları, spor salonlarını, kreşleri, yaşlı yurtlarını, dispanserleri, kültür merkezlerini, okulları, ibadet yerlerini yerleştirilmelidir.
Her biri 50-60 dönümlük alanlar olmalı
Dünyanın ve ülkemizin en gelişmiş mimari büroları ve şehir plancılarına projeler ve kentsel tasarımlar yaptırılmalıdır. Her biri 50-60 dönümlük alanlar için orada oturan vatandaşların ihtiyacı olan konut ve iş yerlerini, bu projelerde bina bina önceden belirleyerek, ayırmalı ve proje maketleri ile halkın katılımı toplantıları yapılmalı, vatandaşa yeni evinin hangi bina hangi kat ve nasıl bir planla teslim edileceği anlatılarak sözleşmelerin imzalanması sağlanmalıdır” dedi.
Özel sektör sadece güvence istiyor
Özel sektördeki inşaat şirketlerinin böyle bir dönüşüme hazır olduğunu kaydeden Prof. Dr. Öngören, “Hızlı dönüşüm için Emlak Konut bekleniyor. İnşaat şirketleri; vatandaşa, devletin arkasında olduğu Emlak Konutun güvence vereceği projelerin inşaatını yapmaya hazır. Emlak Konut bu süreçte isterse proje aşamasında inşaat sektörünü yanına alabilir, birlikte yürür veya kendisi projeleri hazırlayıp vatandaşla anlaşmaları yaptıktan sonra, yapım işlerini ihale edebilir. Bu vizyonla yeni mahalleler, semtler, şehirler kurulur. Böylece kentsel dönüşümle, ülkemizi yenileme ve çağdaşlaştırma fırsatını yeniden yakalayıp, halkımıza hem çağdaş mahallelerde ve hem de depreme dayanıklı konutlarda oturma olanağı sağlanır” diyerek sözlerini noktaladı.
News
GENEL
GENEL
GÜNDEM
GÜNDEM
GENEL
GÜNDEM